-
Efendim kapıda yaşadıklarından bağımsız olmak isteyen biri var ne
yapalım?
-
Al bakalım
içeri, görelim keratayı.
-
Merhaba,
ben kerata. Siz de birşey olmalısınız ama dışarıdakini tanıyamadım
birden.
-
Evet
kerata, ben birşeyim. Dışarıdaki ise maymundur.
-
Maymun
ha? Şu maymun.
-
Senin şu
maymun dediğinin hangi maymun olduğunu henüz bilmiyorum kerata. Bu yüzden
sana bu maymunun o maymum olup olmadığını söyleyemeyeceğim. Ama sen bunu
öğreneceksin emin ol.
-
Nasıl
ki?
-
Buraya
nasıl geldin ki sen bir kere hatırlıyor musun?
-
En son
sol dizkapağımın arkasını kaşıyordum ben.
-
Sonra?
-
Yok ki.
-
Olduğu
kadar kerata.
-
Madem
geldim, niye geldim?
-
Birşey
aramıyor muydun sen?
-
Birşey
evet, bana birşey gerekiyordu. Ama maymun ne alaka ki?
-
Maymunla
zedeleme saf düşüncelerini kerata. Sen yiğit bir gence benziyorsun, yaklaş.
Sana ihtiyacın olan şeyi fısıldayayım